Esra Yıldırım, Semra Demir, Gökhan Boyno
Bu çalışma, 2019 yılı vejetasyon periyodunda Erciş ilçesinde yetiştirilen 4 yaşındaki yerel Erciş üzüm çeşidinde (Vitis vinifera) gerçekleştirilmiştir. Çalışmada, bağ küllemesi hastalığı (Erysiphe necator Schwein) kontrolü için 3 farklı uygulama yapılarak (Sodyum bikarbonat, % 80 WP Kükürt ve 50 g/l Triadimenol), hem Erciş üzüm çeşidinde bazı verim ve kalite kriterlerine hem de hastalık kontrolüne olan etkileri araştırılmıştır. Deneme Van’ın Erciş ilçesinde bulunan bağcılık yetiştiriciliği yapılan alanlarda yürütülmüştür. Asma kontrolleri; bağların dane tutumundan önce başlayıp hasada kadar olan vejetasyon periyodunda değişik büyüme ve gelişme dönemlerinde Mayıs-Eylül ayları arasında yirmişer gün aralıklarla yapılmıştır. Söz konusu aylarda asmalar, düzenlenen programa göre 3 kez ilaçlanmıştır. Sezon sonunda deneme sonlandırılarak, salkım sayısı, salkım ağırlığı, ortalama verim, toplam klorofil yoğunluğu, suda çözünebilir kuru madde miktarı, pH, titre edilebilir asitlik (%) gibi kriterler incelenmiştir. Yapılan analizler sonucunda pH, SÇKM, TA (%) uygulama grupları ve verim değerleri arasındaki fark önemsiz bulunmuştur. Çalışmada uygulama gruplarının hem yaprakta hem de salkımda skala değerlerine göre hastalık şiddeti arasındaki fark istatistiksel olarak önemli bulunmuştur. Bu çerçeve de tüm uygulamalar hastalık şiddetini düşürdüğü; özellikle %80 WP Kükürt ve Sodyum bikarbonatın 50 g/l Triadimenol uygulamasına göre daha etkili olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak fungisitlere karşı sodyum bikarbonatın alternatif olarak kullanılabileceği düşünülmektedir.
necibe kayak, Önder TÜRKMEN
Bu çalışmada Beta Tarım A.Ş.’nin genetik havuzundaki 305 adet kavun genotipi kullanılmış olup kendilemeleri yapılmış ve kademe ilerlemesi (S1) gerçekleştirilmiştir. Çalışmada amacımıza uygun olarak belirlenen ölçüm ve gözlemler UPOV parametrelerinden yararlanılarak yapılmıştır (UPOV, 2006). Elde edilen ölçüm ve gözlemler sonucunda yaprak şekli; %20,98 üç loblu, % 0,98 derin üç loblu, %46,5 derin beş loblu, %17,3 beş lob, %13,44 tam, %0,65 diğer olarak bulunurken, yaprak rengi %19,7 koyu yeşil, %79,9 yeşil olarak saptanmıştır. Yaprak ayasında lobların gelişimi % 53,6 derin, % 31,2 orta ve %15,1 yüzeysel bulunmuştur. Yaprak ayası uzunluğu; %79,78 geniş ve %20,2 orta ve yaprak ayası genişliği %59,2 orta, %15,6 geniş ve % 25,17 dar olarak saptanmıştır. Yaprak sap uzunluğu %60,6 orta, %20,2 kısa ve %19,1 uzun olarak tespit edilmiştir. Kendilemeler sonucunda 277 genotipte meyve tutumu gerçekleşmiş ve bunlar ile ilgili yapılan gözlemlerden meyve şeklinin %64,1 yuvarlak, %32,6 oval, %2,5 uzun olarak tespit edilmiştir. Baskın meyve kabuk rengi; %1,8 koyu yeşil, %1,8 yeşil, %2,1 soluk yeşil, %6,1 siyah yeşil, %14,8 açık sarı, %22,3 turuncu ve %50,18 koyu sarı; kabuktaki ikincil renk dağılımı %2,8 siyah yeşil, %1,4 açık sarı %40 yeşil ve %54,8 koyu yeşil olarak saptanmıştır. İkincil meyve kabuk rengi deseni %9,3 yok ve %89,5 benekli; meyve yüzeyi %1,8 damarlı, %2,5 az ağlı, %3,2 düz, %4,3 çok ağlı, %15,1 yüzeysel dalgalı ve %72,5 yüzeysel buruşuk olarak tespit edilmiştir. Meyve ucu şekli %48,7 yuvarlak ve %51,2 sivri olarak saptanmıştır. Çalışmamızda meyve boy, meyve çapı, meyve et kalınlığı, çekirdek evi büyüklüğü ve SÇKM, pH oranları ortalama olarak sırasıyla 13,25 cm, 12,53 cm, 26,10 mm, 70,68 mm, 9,05 brix° ve 5,79 olarak tespit edilmiştir. Deneme sonucunda genotiplerin morfolojik özelliklerine bakıldığında genetik çeşitliliğin yeterli olabileceği düşünülmektedir.
Şefik Tüfenkçi
Kinoa yetiştiriciliği Peru, Ekvator ve Bolivya bölgelerinde uzun yıllardan beridir yapılmaktadır. 2013 yılının FAO tarafından “Dünya kinoa yılı” ilan edilmesi ile beraber kinoa nın üzerindeki ilgi bir anda artış göstermiştir. Bu çalışmada, 5 farklı sulama suyu düzeyinin (tam sulama, %25 kısıt, %50 kısıt, %75 kısıt ve sulanmayan) kinoa bitkisinin bazı verim parametreleri (bitki boyu, dal sayısı, salkım verimi, sap verimi, tohum verimi ve hasat indeksi) üzerine etkileri araştırılmıştır. Çalışma sonucunda, bitki boyunun 36.9-66.2 cm, dal sayısının 12.0-19.7 adet/bitki, salkım oranının %81.2-84.2, sap veriminin 330.3-673.3 kg/da, tohum veriminin 153.0-466.7 kg/da ve hasat indeksinin %29.8-41.0 arasında değişiklik gösterdiği belirlenmiştir. Sulama suyu kısıntısının kinoa bitkisinin bitki boyu, dal sayısı, sap verimi, tohum verimi ve hasat indeksi üzerine etkisi önemli bulunurken, salkım oranı üzerine etkisi ise önemsiz bulunmuştur. Bütün verim parametrelerinde en yüksek değerler, tam sulama uygulamalarından elde edilirken, sulama suyu kısıntısı arttıkça verim parametrelerindeki değerlerde önemli düzeyde azalışlar görülmüştür. Sonuç olarak kurak ve yarı kurak bölgelerde kinoa yetiştiriciliğinde yüksek verim elde etmek için sulamanın zorunlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Ayşe Nur ŞAVKAN, Ali Tevfik UNCU, Önder TÜRKMEN
Ibrahım Ilker Ozyigit
Ağır metaller yer kabuğunun doğal bileşenlerinden olup, miktar ve dağılımları bölgeden bölgeye farklılık gösterebilmektedir. Doğal yollardan ya da insan kökenli faaliyetlerle deşarj edildiklerinde, yüksek çözünürlüklerinden dolayı son derece toksik kirleticilere dönüşebilmekte ve hava, toprak ve sularda yaşayan canlıları olumsuz etkileyebilmektedirler. Bazı ağır metaller, metabolik aktiviteleri ile ilgili olarak canlı organizmalar açısından eser miktarlarda çok önemliyken bazılarının düşük konsantrasyonları bile canlılarda toksik etkilere sebep olmaktadır. Her ne kadar ağır metallerin çevre ve canlılar üzerine etkileri ağır metalin türüne ve konsantrasyonuna göre değişiklik gösterse de özellikle tarım toprakları ve bitkiler yolu ile besin zincirine girdiklerinde, insanların ve diğer canlıların sağlığı için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Günümüzde ağır metal kirliliğine maruz kalmış toprakların tespit edilmesi ve uygun iyileştirme önlemlerinin geliştirilmesi ile ilgili bazı çalışmalar vardır. Ancak önemli olan konu kirlenmiş alanların temizlenmesi değil, kirliliğin önlenmesi ya da kirlenme hızının minimum seviyeye düşürülmesidir. Ayrıca ağır metallerin çevre ve canlılar üzerindeki etkilerinin iyi anlaşılması gerekmektedir. Bu nedenlerle ağır metallerin tarım toprakları ve sulama suları ile etkileşimlerine ek olarak bitki ve insan sağlığı üzerindeki etkilerinin doğru bir şekilde anlaşılması gerekmektedir. Bu çalışmada; ağır metallerin kaynakları, tarım toprakları ve sulama sularına bulaşma şekilleri, toprak su ve bitkiler üzerindeki etkileri hakkında en son literatürlerden yararlanılarak bilgiler verilmiştir.