Muhammed Loay ALİ, Suat Şensoy, Selma BİTİK
Amaç: Bu çalışma, ıspanakta farklı elektrik akımı (DC) uygulamalarının bitki gelişimi üzerine etkilerini ortaya koyabilmek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Yöntem: Saksı denemesi olarak yürütülen araştırmada farklı direkt elektrik akımı (DC) uygulamaları (0, 2, 4 ve 8 volt) ve bitkisel materyal olarak da Matador, Acosta, Revere F1 ve Rembrandt F1 ıspanak (Spinacia oleracea L.) çeşitleri kullanılmıştır. Deneme sonunda, çıkış hızı ve yüzdesi, çıkış indeksi, bitki boyu, kök boyu, gövde çapı, yaprak sayısı, yaprak alanı, yaprak taze ve kuru ağırlığı, kök taze ve kuru ağırlığı, klorofil miktarı (SPAD değeri), lipit peroksidasyonu ürünü malondialdehit (MDA) ve enzim aktiviteleri ((süperoksit dismutaz (SOD), katalaz (CAT) ve askorbat peroksidaz (APX)) belirlenip; yaprakta makro-mikro besin elementi [fosfor (P), potasyum (K), magnezyum (Mg), kalsiyum (Ca), sodyum (Na), demir (Fe), mangan (Mn), bakır (Cu) ve çinko (Zn)] analizleri yapılmıştır. Bulgular: DC elektrik uygulamalarından 2 ve 4 volt uygulamalarının genel olarak ıspanakta besin element içeriğini artırdığı; çeşit-elektrik interaksiyonunda ise 2 volt uygulamasının ve Rembrandt F1 ve Matador çeşitlerinin ön plana çıktığı belirlenmiştir. APX ve SOD enzim aktivitelerinde 8 volt elektrik uygulamasının ve Rembrandt F1çeşidinin, CAT enzim aktivitesi ve MDA da ise 2 volt elektrik uygulamasının ön plana çıktığı tespit edilmiştir. Sonuç: Sonuçta bazı elektrik uygulamalarının bazı ıspanak çeşitlerinde belirli bitki büyüme parametrelerine genellikle olumlu etkileri olduğu tespit edilmiştir. |
nora allam, Gülbanu kıymacı, Ünal KAL, Önder TÜRKMEN
Domates lekeli solgunluk virüsü (TSWV) dünyada biber üretimini sınırlayan ve ekonomik kayıplara neden olan bir viral hastalık etmenidir. TSWV’ye dayanıklılığı kontrol eden gen (Tsw) birçok Capsicum chinense biber genotipinde (‘PI 152225’, ‘PI 159236’, ‘CNPH 275’ ‘C00943’ve ‘7204’) tespit edilerek 10. kromozomda haritalanmış ve kültür çeşitlerine (Capsicum annum) aktarılmıştır. Sw-5’in homoloğu haritalanamamasına rağmen fenotipik olarak benzer genler domateste vardır, birçok Sw5 homoloğu hem domotes hem biberde benzer bölgelerde bulunmuştur. Tsw ve Sw5 arasındaki ilişki TSWV’nin genetik çalışmaları yoluyla incelenmiştir. Viral kökenli bu patojen ile mücadelede en etkili ve çevreci yol dayanıklı çeşit kullanmaktır. Çalışmamızda S3 kademesinde 40 adet genotipin domates lekeli solgunluk virüsü (tswv)' e karşı dayanım düzeyleri çalışmalarda SCAR markörü kullanılmıştır. Genotiplerin 5 adet homozigot dayanım (RR), 15 adet hassas (rr), 20 dayanıklı (Rr) olarak tespit edilmiştir
Metin Armağan, Muhammet İslam IŞIK
Özellikle coğrafyamızda, meralar küresel ısınmadan ve düzensiz otlatmadan dolayı hızla bozulmakta ve dokusunu kaybetmektedir. Bugün bilim, kuraklığa ve çoraklaşmaya töleransı yüksek, potansiyel hayvan yemi olabilecek ve meraların iyileştirilmesinde kullanılabilecek bitkiler üzerinde çalışmalar yürütmektedir. Kurak bir iklime sahip Karapınar (Konya)'da yürütülen küçükbaş hayvancılık bu durumdan en fazla etkilenecek yerlerdendir. Bu çalışmayla Karapınar ve çevresinde meraların iyileştirilmesinde yararlanılabilecek bölgesel türlerin ve potansiyellerinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Yapılan arazi çalışmaları ile yaygın olan 13 tuzcul bitki tespit edilmiş ve bunların yem bitkisi ya da mera iyileştirmesindeki potansiyelleri değerlendirilmiştir. Mera ıslah çalışmalarında kullanılan Atriplex canescens ile aynı aileden 9 türün Karapınar'da bulunduğu, bunlardan özellikle Salicornia perennans'ın hayvan yemi, Camphorosma monspeliaca ve Bassia prostrata'nın ise mera ıslahında kullanılabileceği önerilmiştir.
Aras Türkoğlu, Metin Tosun, Kamil Haliloğlu, Halit Karagöz
Bu çalışma, polietilen glikolün (PEG-6000) çimlenme ve fide parametreleri üzerindeki etkilerini değerlendirmek ve Kirık buğdayı (Triticum aestivum L.) mutasyon ıslah programlarında kullanılabilecek optimal dozu belirlemek amacıyla yapılmıştır. Bu çalışmada 11 farklı PEG-6000 uygulama dozu [0 (kontrol), -1, -2, -3, -4, -5, -6, -7, -8, -9 ve -10 bar] tesadüf deneme desenine göre yapılmıştır. Çimlenme oranı (GP), ortalama çimlenme zamanı (MGT), kök (RL) ve sürgün uzunluğu (SL) ölçülmüştür. Varyans analizi, farklı PEG-6000 konsantrasyonunun GP, MGT, RL ve SL parametrelerinde önemli olduğunu (P <0.01) göstermiştir. En yüksek GP, RL ve SL kontrol konsantrasyonunda elde edilirken; en yüksek MGT, -10 bar konsantrasyonda gözlenmiştir. PEG-6000 konsantrasyonu arttıkça çimlenme oranı, kök uzunluğu ve sürgün uzunluğu önemli ölçüde azalırken, ortalama çimlenme zamanı uzamıştır. Elde edilen verilere dayanarak, -10 bar'lık bir konsantrasyonda etkili bir seleksiyonun gerçekleştirilebileceği sonucuna varılmış ve bu ozmotik potansiyel, çimlenme döneminde kuraklığa dayanıklı çeşidin seçiminde kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
Dönay Yerlikaya Sümbül, Süleyman Soylu
Bu çalışma Konya ili Karapınar ilçesi ekolojik şartlarında 13 adet şeker mısır çeşidinin taze koçan ve hasıl verim özelliklerinin incelenerek bölgede yetiştirilebilecek en uygun şeker mısır çeşitlerinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Araştırma Tesadüf Blokları Deneme Desenine göre üç tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Araştırmada tüm çeşitlerde taze koçan verimleri, pazarlanabilir koçan verimleri ve hasıl verimi özellikleri incelenmiştir.
Araştırma sonucunda çeşitlerin ortalama taze koçan verimi 1583 kg/da olarak elde edilirken, çeşitler bazında taze koçan verimi değerleri en yüksek olan Vega (1729 kg/da) çeşidinde, en düşük değer ise Yummy (1511 kg/da) çeşidinde belirlenmiştir. Şeker mısır çeşitleri arasında pazarlanabilir koçan verimi en yüksek Vega (1600 kg/da) çeşidi olurken, en düşük değer ise Caremelo (1231 kg/da) çeşidinde tespit edilmiştir. Araştırma incelenen çeşitlerin hasıl verim değerleri 1352 kg/da (Khan) – 1100 kg/da (Adapare) arasında değişmiştir.
Çalışma sonucunda Karapınar ilçesinin de içinde yer aldığı Orta Anadolu şartlarının şeker mısır yetiştiriciliği için çok uygun olduğu ve yetiştiricilikte çeşit seçiminin pazarlanabilir koçan verimi açısından çok önemli olduğu, Vega ve Khan çeşitlerinin bölge için öne çıkan çeşitler olduğu sonucuna varılmıştır.